GÖRÜŞÜMÜZ
“Örgütlenebilen toplumlar , örgütlenemeyen toplumlara egemen olur ..”
Komando Asteğmenliğinin Eğirdir de başladığı 1974 yılından bu yana yıllar geçti. Yurdumuzun her yöresinden “Vatan borcunu “ en üst düzeyde ödemeye nasıl geldiysek, yine öyle çoğunlukla kendi yörelerimize dönüş yaptık. İletişimimiz süreç içinde azalsa da bazı dostluklarımızı” O benim asker arkadaşım“ diye özenle koruduk ve sürdürdük. Aslında kurduğumuz dostlukları, arkadaşlıkları sürdürmemiz bu günkü gibi kolay da değildi. Oysa bu gün iletişimi diri tutmak, izlemek, yorumlarını okumak, varsa sanal ağdan yaptıklarına ulaşmak, ülke sorunlarını paylaşmak, güç birliği oluşturmak günlük ve yararlı bir uğraş durumuna geldi. Çevremize şöyle bir baktığımızda, “ortak nitelikleri “ sığ olan kişilerin bile, pek çok başlık altında bir araya gelip dernekleşerek güçlendikleri görüyoruz. Belki de gelişmiş ülkelerin gizli silahları “Sivil Toplum Örgütleri’nin“ sayıca çok ve etkili olmalarından kaynaklanıyor. Bu tür dernek vb oluşumları yakın çevremizden başlayarak her alanda ve her yerde görebiliriz.
Özellikle yabancı kökenli derneklerin, ülkemiz içindeki uzantılarında kendi yorum ve görüşlerinin ağırlık kazanacağını bilmemek ve görmemek olası değil. Ayrıca bu ülkelerin ,kendi yurttaşlarının örgütlü ve güçlü olması konusunda, kamusal ve tüzel boyutta elinden gelen bütün çabayı gösterdiğine de tanık olmaktayız. Örneğin dış ülkelerde, emekliye ayrılmış ve konusunda uzman ya da yetkin kişilerin dünyanın her yerine “Uzman Eğitici“ adı altında gönderildiğini biliyoruz. Gelen bu uzmanlar, bilgi dağarcığındakileri eğitilenlere aktarırken, aynı anda milli kimlik özelliklerinide kendiliğinden sergileyebiliyor . Böylece ;
1- Ülkesinin dilini konuşarak dilinin gücünü ve egemenliğini yayıyor.
2- Ülkesinin kimliği ile saygın bir konumda yerini alıyor ve kendini kabul ettiriyor.
3- Her türlü bilgilendirmede ülkesinin standartlarını , değer yargılarını ve ölçülerini tanıtıyor ve karşı tarafa taşıyor.
4- Satın alınmasına gerek duyulan takım, gereç ve makine markaları önerilerini, kendi ülkesinde üretilen markalar üzerinden yapıyor.
5- Öğreten konumuyla egemen, saygın ve güçlü oluyor.
6- Emekli yurttaşlarının bile bu tür etkinliklerle, ülkesinin gücüne güç katmanın ötesinde, kendilerini işe yarar algılamalarına , mutlu olmalarına ve gelir sağlamalarına neden oluyor.
7- Yeni kuşakların önünü açarak toplumlarının baskın ve sözü dinlenir olmalarına , bir yandan da işsizliğin azalmasına katkıda bulunuyorlar. Özellikle bu örneklerin çarpıcı yönlerini biraz uzun tutarak , sıradan sayılan bazı dernek çalışmalarının yerel ya da uluslar arası olsun, görünmeyen yüzünün aslında nasılda etkili bir konuma geldiğini paylaşmak istedik. Çünkü tüm bu etkinlikler ya doğrudan sivil toplum örgütleri ya da bunların yönlendirdikleri kamu gücü üzerinden gerçekleşmektedir.
İkinci bir örnek, Çanakkale’de savaşmış Anzak askerlerinin torunları, atalarının kurdukları pek çok dernek ve benzeri örgütler üzerinden, lütfen dikkat !! 90 yıl sonra torunları,, bugün atasının savaş anısına saygı duruşunda bulunmak için 2012 yılında 15 000 kişi olarak 13 000 km uzaktan geliyor. Battaniyeye bürünmüş olarak sabaha dek uyumadan 05,30 da ki “Sabah Ayinine“ katılıyor. Oysa bizim bazı Çanakkale Gazilerimiz bile, Çanakkale yi son kez göremeden öte dünya ya uçup gittiler. Çanakkale’yi göremeyen binlerce Gazi torunu olduğunu da tahmin etmek, hiç zor değil. Bu örnekleri hepimiz kat kat çoğaltabiliriz. Aslında atalarımız bu konuda gerekeni en kısa ve en özlü biçimde de söylemişler “Bir elin nesi var, iki elin sesi var“. Sıklıkla pek çok konuda yakınmalarımız oluyor. Bunlardan bazılarını sizlerle paylaşalım ;
- Bu böyle olmaz ,, yanlış olmuş !
- Şu asmayı yanlış budamışlar ! Bunu da da becerememişler,
- Ben olsaydım bundan daha iyisini yapardım !!
- Bu sulak alana niçin hızlı büyüyen Kanada kavağını dikmezler, bir türlü anlayamam!
- Hani şu bizim eski kokulu Domateslerimiz vardı ya, şimdi nerede onlar.Eken yok mu ?
- Böyle deli saçması haksız yalanlarla Türk tarihini karalayanlara karşı keşke ulusca tepki verebilseydik !
- Kardeşim bu böyle gitmez! yerli malı kullanılmasını çocuklarımıza kim öğretecek?
- Amerika da yapmışlar , çok basit bir tasarım .. Rüzgar pervanesi ile gölden suyu çekip, tarlasını adam bedavaya suluyor. Oysa bizim ki ise hala dizel motoru ile suluyor ? Bizde hiç mi kafası çalışan bir adam yok. Yel var, su var, demir var, tulumba var. Ama bunlar bir türlü bir araya gelmiyor..
Bunları halka kim anlatacak , kim tanıtacak , kim öğretecek ? Var olan Kurumlar , Üniversiteler , Akademiler ve Enstitülerin , bilgi patlaması olan çağımızda yetişemedikleri ortada .. Demek ki top yekun bilgilendirme ya da “ulusca bilgiye erişim “ gibi bir süreç ile iç içeyiz ..
Yukarda ki yakınmaları , çocuklarımızdan utanarak çokca da sıkılarak tam bir üzüntü ve bezginlikle hem duyuyoruz , biz de sıklıkla benzerlerini söylüyoruz. Her olumlu adımı devlet örgütünden beklemek artık pek gerçekçide değil. Özgürlük anlayışı içerisinde düşünen eğitim almış beyinler , kamu yararına derlendiklerinde pek çok konuyu gündeme taşıyıp çözüm üretebilirler .. Devletten beklemek yerine, bizler gücümüz oranında bu verimli ve yararlı yolun önünü açabiliriz. Hem de hiç kimsenin gölgesine sığınmadan, kendi bilgi ve becerimizle, yeter ki biraz güçlü bir derleniş sergileyebilelim. Aramızda her meslekten uzmanlar, yetkin öncüler ve kim bilir ne cevherler var. Yapacağımız yalnızca birbirimizi omuzlamak. Nasıl tek başına hiç kimse, bozulmuş bir tankı yerinden kımıldatamazsa, bir araya gelmiş 80 – 100 kişi işte o bozuk tankı, yerinden sökerek yürütebilir. Kendimize bir soru yöneltirsek; bizler, önünü, arkasını bilen, olgunluğa gelmiş deneyim kazanmış, kendini sınamış genç ,olgun Komando Asteğmenler acaba bir çatı altında birleşse! neler yapabilir? Ya da, buna karşı biri çıksa dese ki, sizin özellikleriniz nedir? Bizim vereceğimiz yanıt, aslında pek çok kişi ve kuruluşun imreneceği, kıskanacağı ve hayranlık duyacağı nitelikte olduğunu gelin birlikte sıralayalım;
1- Tümümüz yüksek öğrenim görmüşüz,
2- Vatan borcunu en çetin koşullarda yerine getirmişiz,
3- Komando eğitimini bitirmiş ve Komando brövesini hak etmişiz,
4- Yurt ve ulus sevgisi yaşamış, göstermiş ve kendimizi bu uğurda sınamışız,
5- Subaylık yapmış, astlarına komuta etmiş. Çatışmaya girmiş ve pusu atmışız,
6- Rahmetle ve saygıyla andığımız Metehen Atmaca, Ufuk Aktepe, Bilal Özcan ve İsmail İşbilir gibi onlarca Komando Asteğmen’i Türk vatanı uğruna şehit vermiş, ölümle yüzleşmişiz,
7- Dağ ve Komando Okuluna ülkemizin her yöresinden gelmiş toplanmışız,
8- Her birimiz meslek sahibi ve alanımızda da uzman olmuşuz,
9- Beden ve kafaca belli düzeye erişmiş , fark yaratmışız.
10- Eğirdir’in suyunu içmiş havasını koklamış ve arkadaşlığını tatmışız,
11- Bizleri önce TSK, sonra Eğirdir Dağ ve Kom. Okulu elemiş, seçmiş ve yetiştirmiş,
12- Sıra dışı eğitimler, ortamlar ve ilişkiler içinde bulunmuşuz,
13- Yıllar sonra derlenmiş ve en az üç kez Eğirdir Komando Okulunu karavanalı ve koğuşlu ziyaret etmişiz,
14- 1974 den bu yana yaklaşık 20 binin üzerinde Kom. Atğm. bu özelliklerde görev yapmış, terhis olmuş ve ülkenin her yerine dağılmış,
15- Yıllar sonra, Eğirdir ve Komando sözünü yan yana duyduğunda, yüreği bir başka türlü atan büyük bir çoğunluğa ulaşmışız,
16- Vatan ve namus yolunda bizi bir adım önde gösteren Mavi bere, gururumuz olmuş. Kuşkusuz şimdi hiç birimiz Komando değiliz. Bunu aramakta, beklemekte kimsenin isteyeceği bir özellik de değil. Ama, istesekte, istemesekte biz, öylesine sıkı ve yoğun bir görevi yerine getirmişiz ki, bu da sıradan ve göz ardı edilecek bir nitelik değil. Vatan borcunu bedel ile ödemeye çalışanların yanında bizler birer sivil yurttaş olarak, en önde, cephe hattında yer almışız. Duyguları en derinden yaşamışız. Sevgiyi, öfkeyi, sevinci ve özlemi bir arada tatmışız. En yakın arkadaşımız ve bize emanet Mehmetçiğimiz kollarımızda can vermiş. Kopan kollar, uçan ayaklar, patlayan mayınlar arasında ödemişiz borcumuzu. Doruklarda görev almışız ve tatmışız o yüksek duyguları. Ardından, dağılmışız ülkenin her yerine ve her meslekten. Peki şimdi, yeniden ama bu kez “özgür irademizle” öncelikle ve yalnızca bizi birleştiren ortak özelliklerimizi gözeterek derlenirsek neler başarabiliriz diye kendimize bir soru yönelttiğimizde;
1- Başta emekliler olmak üzere evde, kahvede zaman öldürmek yerine, yararlı olabilecek işler yapabilmenin güvenini, diriliğini, mutluluğunu hem kendimize, hem de yakınlarımıza yansıtabiliriz.
2- Edindiğimiz bilgi, beceri ve deneyimlerimizi paylaşarak, öğreterek yararlı olabiliriz.
3- Eğirdir ziyaretleri ile anıları canlı tutup, bizden sonrakilere ulaştırabiliriz.
4- Vatan ve ulus sevgisini çevreye yayıp, ülkemizin çıkarlarını savunabiliriz.
5- Ülke sorunlarına kafa yorup, irdeleyip, çözüm önerileri geliştirebiliriz.
6- Akut ve Tema Vakfı gibi ulusal yapılar ile işbirliğine girerek ülkemize diğer bir boyutta da yaralı olabiliriz.
7- Değişik meslek alanlarında çalışan dernek üyelerimiz arasında dayanışmanın ve işbirliğinin gelişmesini sağlayıcı ortamı yaratabiliriz. Üyelerin her meslekten zengin bir çevresi olur ..
8- Türkiye’nin her bölgesinde bulunan üyeler arasında gönüllüğe dayalı bilgi, beceri, tanıma , tanışma ve üyelik gereği dayanışma gösterebiliriz.
9- Aile bireylerinin de katılacağı kır ,gezi ,tanışma, bilgilendirme, tarih ve benzeri etkinlikler düzenleyebiliriz.
10- Uzman arkadaşlarımız arasında bilgi alış verişi, yeni iş alanları önerme , dar yada geniş katılımlı ortak projeler tasarlayarak hayata geçirebiliriz.
11- Toplantı, seminer ve çalıştaylar ile birbirimizi bilgilendirerek ana yapıyı güçlendirip çıtamızı yükseltebiliriz.
12- Tek başına yapamayacağımız pek çok konuyu bir arada geldiğimizde nasıl yapılabilir olduğunu gösterebiliriz .
13- Gelişmiş ülkelerin insanlarının derlenmesiyle, etkili bir güç oluşturduklarını ve daha ötesi kurdukları bir dizi dernek benzeri yapılar ile, yabancı ülkelerde bile nasıl baskın olduklarına çoğumuz tanık olmuşuzdur. Biz de Türk ulusunun eğitimli aydınları olarak kendi ulusal derneğimizi kurduk . Ülkemizin ,insanımızın işlerini , sorunlarını , çözümlerini yine bu ülkenin kendi çocukları tarafından çözümler üreteceğine inandık. Bunu hep birlikte kanıtlayabiliriz. ..
14- Böyle ulusal bir yapı ile ölçümüz oranında halkımızın iyiliğine gelişmelerin önünü açacağımız gibi olası sakıncalar da da uyarıcı işlevler üstlenebiliriz.
15- Kısaca, tümümüz yüksek eğitim almışız, önemli yerlerde çalışmışız ya da çalışmaktayız. Seçkin bir görev ile vatan borcunu ödemişiz, her birimizin özel kendi numarası ile Bröve sahibi olmuşuz. “Eğer bu seçkin maden başka yabancı bir batı ülkesinde bulunsaydı çoktan en üst düzeyde örgütlenmiş ve etkili bir sivil toplum konumuna gelmiş olurlardı. Bunu bizde üst düzeyde başaracağız..
16- Ülkemizin yabancı gölgesine girmiş ve onların çıkarları doğrultusunda çalışan kesimlere değil, Türk ulusunun çıkarları doğrultusunda bir araya gelmiş yapılanmalara gereksinimi var. 75 milyonluk Türk ulusu, kendi değerleri doğrultusunda, kendine güvenmesi, kendini sevmesi ve kendi ayakları üzerinde durması için bu ülkenin “ fikri hür ,vicdanı hür , irfanı hür “ seçkin aydınlarına gereksinimi var. Belli mi olur, “vatan ve namus“ üzerinden yuvarladığımız kartopu, gün gelir çocuklarımız ve yeni kuşaklarında katılımıyla çığ olur, ülkesini en saygın ve en güçlü milletler arasına çıkarabilir..
17- Ülkenin her yerinden ve her meslekten gelmiş , sınanmış ve Komando ortak paydasını alıp geri dönmüş bizlerin, derlenmesi aslında öyle pek de kolay bir süreç değil.Ancak biz 30 yıl sonra, 2010 yılında yaklaşık 85 kişiyle ,Karavanalı ve Koğuş yatılı gittiğimiz Eğirdir Dağ ve Komando okulunda bu süreci aşarak kırdık. Ortak paydamız belki de yazgımız Eğirdir Dağ ve Komando Okulu .. Bizi bir araya çağıran önemli bir zorunluluğumuzda yok.. İşin en iyi yanı da aslında bu .Demek ki geçerli olan yalnızca GÖNÜLLÜLÜK .Hepimiz keyfince ! yaşamımızı zaten sürdürüyoruz...Ama bir yandan , şunu da görüyoruz ;
”Örgütlenemeyen toplumlar, örgütlenebilen toplumlara yem olmaktan kurtulamaz “
18- Bizden sonrakilere” saygın ve güçlü bir vatan” bırakmak için , ortak paydamız altında derlenmek ve bir “sivil toplum örgütü “olarak önce kendi içimizde büyüteceğimiz arkadaşlık , dostluk , sevgi ve bilgi yumağını , yakınlarımızla birlikte tüm ulusumuza aşılayabilemek , yayabilmek ve etkin kılmak için Eğirdir Dağ ve Komando Okulunda buluşmaya , yeni arkadaşlarla tanışmaya , dostca kucaklaşmaya , gücümüzü yenilemeye ve güçlü bir derlenme içinde yer almaya , Türkiye nin kalkınmasında benimde katkım olsun diye düşünmeye istekliyseniz , buyurun ekomad’a http://www.ekomad.org/?&Bid=1304321&/Derneğe-Üye-Olmak-İstiyorum